Skip to content Skip to footer

Özgün Yılmazok

Kendimden bahsederken “sanat tutkunu” ifadesi ilk aklıma gelen tanım oluyor. Çünkü çocukluğumdan beri sanata hep ilgi duydum. O yıllarda, kendi kendime hevesle resim çizerken, büyüdüğümde bir ressam olmayı hayal ederdim; ama sonunda mühendis oldum. Sanat yolculuğum orada bitmedi, aksine daha yeni başlıyordu…

Yıllar boyunca mühendislik kariyerimi sürdürsem de, bir yandan sanata olan tutkumu hep canlı tuttum. Resim atölyelerine katıldım, kendi kendime sanat eserleri ürettim, kitaplar okudum… Ama yaptığım hiçbir şey beni tam anlamıyla tatmin etmedi. Sürekli düşünüyordum: Ya sanatla ilgili bir şeyler yapsaydım, ya sanat okumuş olsaydım, peki ya…

2006’dan itibaren Avrupa’da sanat müzelerini ziyaret etmeye başladığımda, yıllarca kitaplarda fotoğraflarını gördüğüm başyapıtları gerçek hayatta canlı olarak görmek beni çok büyüledi. Her müze ziyaretinde sanata ilgim katlanarak arttı. Daha fazla kitap toplamaya, ilgimi çeken şeyler hakkında araştırma yapmaya, web sayfalarını incelemeye, binlerce resim karıştırmaya başladım…

En önemlisi müze deneyimlerimi ve resimlerin hikâyelerini çevremdeki insanlarla paylaşmaya başladım. İşte o zaman, birçok kişinin anlattıklarımla gerçekten ilgilendiğini fark ettim. Ne resimler, ne sanatçılar ne de tarzlar hakkında fikirleri vardı; belki sadece birkaç sanatçının adını biliyorlardı; ancak hikâyelerimi dinleyip resimlere baktıklarında, gördüklerinin daha anlamlkı geldiğini fark ediyorlardı. Birçok insanın sanat konusunda çekingen olsa da, birisi bu eserleri açıkladığında sanatı daha iyi kavradıklarını ve öğrenmeye daha da fazla ilgi duyduklarını anladım. Bu aradıkları kişi bir öğretmen veya sanat tarihçisi değil, daha ulaşılabilir, sanata yeni başlayan biri olmalıydı… tıpkı benim gibi. Bu keşif benim için dönüm noktası oldu.

2012’de Türkçe “Sanata Başla!” ismiyle, İngilizcesi “Start Art!” olan, bir blog yazmaya başladım. Bu blogda her hafta ünlü bir tabloyu seçip, teknik detaylara girmeden hikâyesini ve sembollerini anlatıyordum. Karmaşık tarihsel olaylara veya sanatsal jargona atıfta bulunmadan, basitleştirilmiş bir dil kullanıyordum. Yıllarca edindiğim bilgiler ve nihayet sanat hakkında gerçek bir şeyler yapma coşkusuyla son derece üretkendim. Birkaç yıl içinde blogum, 250’den fazla resmin analizlerini barındıran bir internet sitesine dönüştü.

2015 yılında, sanatseverlerle yüz yüze görüşme fikriyle Rönesans üzerine ilk “Resim Analizi Atölyesi”ni tasarladım. Atölyede, Rönesans’ın özelliklerinin yanı sıra sembolleri ve tarzları okuma tekniklerini de öğretmeye başladım. Bir atölye diğerini takip etti ve şu anda Rönesans’tan Modern Çağ’ın sonuna kadar sanat tarihinin 600 yıllını kapsayan toplam 7 atölyem varç

2017 yılında Ankara’dan İsveç’in Göteborg şehrine taşındım. O zamandan beri Resim Analizi Atölyelerimi İngilizce olarak Göteborg’da yürütüyorum. Sanat yolculuğum eş zamanlı olarak devam etti: Oxford Üniversitesi’nden sanat tarihi dersleri aldım, Türkiye için çevrimiçi atölyeler düzenledim, YouTube’da video projeleri oluşturdum, sosyal medyada hâlâ aktif kanallarım var, her gün okuyor, yazıyor, öğreniyor ve paylaşıyorum…

Sanat yolculuğum boyunca öğrencilerimden sürekli aldığım bir yorum var. Sanatı, yeni başlayan birinin bakış açısından sistematik bir şekilde açıklayan biriyle karşılaştıklarında çok daha iyi anladıklarını söylüyorlar. Ben kendimi sanata yeni başlayanlara yakın hissediyorum, çünkü bir zamanlar ben de onların olduğu yerdeydim. Öğrenme sürecinden kendi başıma geçtim. Onlarla aynı soruları sordum ve aynı merakı duydum. Kısacası, bir resme baktıklarında kafalarını neyin karıştırdığını veya ne bilmek istediklerini oldukça iyi biliyorum.

Her zaman söylediğim gibi, bir şeyleri öğrenmenin her zaman daha kolay bir yolu var, sadece onu bulmanız gerekir. Yıllarca okuyarak, sanat eserlerini inceleyerek, farklı yöntemler deneyerek ve öğrencilerimin geri bildirimlerinden ders çıkararak sanat tarihi için bu kolay öğrenme yolunu bulduğuma inanıyorum. Sizlere resimleri ve sanat dönemlerini anlamanın bu kolalaştırılmış yolunu gösterebilmeyi umuyorum. Unutmayın, önemli olan sanatla ilgili bilginiz veya geçmişiniz değil, öğrenmeye dair ilginizdir…

Umarım bir atölyede, müzede veya sanatın olduğu herhangi bir yerde sizinle ve daha birçok sanat tutkunuyla yollarımız kesişir.

Social Media

Check out Start Art!’s social media channels and discover more of art history!

Contact

Subscription

Subscribe to Start Art! to hear about new posts, workshop announcements and other news.

Start Art! / Sanata Başla! 2012 © All Rights Reserved.